fahr…

listen to the pronunciation of fahr…
Türkisch - Türkisch

Definition von fahr… im Türkisch Türkisch wörterbuch

FAHR
(Osmanlı Dönemi) Övünme. Yaptığını sayarak övünme. Övülmeye sebeb olacak kimse. Fazilet. Büyüklük. Şeref
fahr
övünme, iftihar etme
fahr
(Osmanlı Dönemi) övünme, büyüklük taslama
Englisch - Türkisch

Definition von fahr… im Englisch Türkisch wörterbuch

driving
{s} araba kullanma

Araba kullanmak gerçekten çok basit. - Driving a car is really very simple.

Tom, on üç yaşından beri ehliyetsiz araba kullanmakta. - Tom has been driving without a license since he was thirteen.

driving
çalıştıran
automotive
otomotiv

Çinli otomotiv ithalat pazarı hafif büyüme sinyalleri gösteriyor. - The Chinese automotive import market shows signs of slight growth.

1970'lerin otomotiv endüstrisinde Japonya kendi oyununda ABD'yi yendi. - In the automotive industry of the 1970's, Japan beat the U.S. at its own game.

driving
hareket ettiren
driving
işletme
driving
işleten
driving
sürüş

Tehlikeli sürüş cezalandırılmalı. - Dangerous driving should be punished.

Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir. - Mileage varies with driving conditions.

driving
çeviren
automotive
kendiliğinden hareket edebilen
automotive
{s} arabalarla ilgili
automotive
(Askeri) MOTORLU
automotive
{s} otomobil
driving
driving wheel işletme dişlisi
driving
şiddetli
driving
tuttuğunu koparan
driving
{s} enerjik, canlı, dinamik
driving
{i} araba gezintisi
driving
{s} şoför

O sürerken bir otobüs şoförüyle konuşmamak gerekir. - You shouldn't talk to a bus driver while he's driving.

Deutsch - Englisch