elele

listen to the pronunciation of elele
Türkisch - Englisch
hand by hand
elele tutuşmak
to hold hands
el ele
(deyim) go hand in hand

Wealth and health go hand in hand. - Servet ve sağlık el ele gider.

Fadil found that in Islam, religion and advanced science can go hand in hand. - Fadıl, İslam'da din ve ileri bilimin el ele verebileceğini buldu.

el ele
(Konuşma Dili) hand in glove
el ele
hand in hand with

The chief engineer did research hand in hand with his assistant. - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.

A surgeon lives with Death, his inseparable companion - I walk hand in hand with him. - Bir cerrah ayrılmaz arkadaşı olan ölümle birlikte yaşar - Ben onunla el ele yürüyorum.

el ele
(deyim) be hand in hand
el ele
hand-to-hand
el ele
hand to hand
el ele
hand in hand

The kindergarten children were walking hand in hand in the park. - Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

I watched John and Mary walking hand in hand. - John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.

el ele
hand in

I saw Jim and Mary taking a walk hand in hand in the park. - Jim ve Mary'nin parkta el ele yürüdüklerini gördüm.

The kindergarten children were walking hand in hand in the park. - Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

Türkisch - Türkisch

Definition von elele im Türkisch Türkisch wörterbuch

el ele
Birbirinin elini tutarak