elektriklendirme

listen to the pronunciation of elektriklendirme
Türkisch - Englisch
electrification
process of charging with electricity; act of providing with electric power
elektrik
{i} electricity

Streetcars run on electricity. - Tramvaylar elektrikle çalışırlar.

Nuclear power is used to generate electricity. - Nükleer enerji elektrik üretmek için kullanılır.

elektrik
{s} electric

Our electric heater does not work well. - Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmıyor.

The automobile runs on electricity. - Otomobil elektrikle çalışır.

elektrik
{s} electrical

There is a fault in the electrical system. - Elektrik sisteminde bir arıza var.

Keep away from the electrical equipment. - Elektrikli teçhizatlardan uzak durun.

elektrik
utilities
elektrik
power

The river furnishes electric power to the town. - Nehir şehre elektrik enerjisi sağlamaktadır.

Tom wouldn't let his children use his power tools. - Tom çocuklarının elektrikli aletlerini kullanmasına izin vermezdi.

elektrik
cable

Electricity cables are made of copper. - Elektrik kabloları bakırdan yapılmıştır.

The cable is not electrified. - Kablo elektrikli değil.

elektrik
juice
elektrik
electrics
elektrik
electric, electrical
elektrik
electricity; electric; electrical
elektriklendirmek
electrify
Türkisch - Türkisch
Elektriklendirmek işi
Bir yeri elektrik gücüyle donatma
Elektrik
ışık
elektrik
Maddenin elektron, pozitron, proton gibi parçacıklarının hareketleriyle ortaya çıkan enerji türü
elektrik
Elektrikle çalışan
elektrik
Bu enerjiden elde edilen aydınlanma
elektrik
Bu enerjinin gündelik hayatta kullanılan biçimi
elektrik
Fiziğin, elektrik olaylarını inceleyen kolu. Çarpıcılık, cazibe, canlılık: "Ufak tefek ama şimdiden elektriği öbürkülerden başka, yırtıkça bir kız var içlerinde."- H. Taner
elektrik
Fiziğin, elektrik olaylarını inceleyen kolu
elektrik
Çarpıcılık, cazibe, canlılık
elektriklendirmek
Elektrik sağlamak
elektriklendirmek
Sinirli ve gergin bir duruma yol açmak