Şirket elektrikli eşya üretiyor.
- The company manufactures electrical goods.
Bu elektrikli bir cihazdır.
- This is an electrical appliance.
O her sabah elektrikli tıraş makinesi ile tıraş olur.
- He shaves with an electric razor every morning.
Elektrikli arp çalarken, o elektrik çarpmasından öldü.
- He was electrocuted while playing the electric harp.
Elektrikli ısıtıcımızla ilgili doğru gitmeyen bir şey var.
- Something is wrong with our electric heater.
Otomobil elektrikle çalışır.
- The automobile runs on electricity.
Mary ütüyü raftan indirdi, elektrik kablosunu açtı, fişini taktı ve ısı ayarını seçti.
- Mary took the iron off the shelf, unwrapped the electrical cord, plugged in the iron and chose a heat setting.
Elektrikli teçhizatlardan uzak durun.
- Keep away from the electrical equipment.
Şimşek, elektriksel bir olaydır.
- Lightning is an electrical phenomenon.
Kardeşim bir elektrogitar aldı.
- My brother bought an electric guitar.
Benim bir elektro-gitarım var.
- I have an electric guitar.
Şimşek, elektriksel bir olaydır.
- Lightning is an electrical phenomenon.