döşenmiş

listen to the pronunciation of döşenmiş
Türkisch - Englisch
furnished

His home is furnished in a very cozy way. - Onun evi çok rahat bir şekilde döşenmiştir.

Tom lives a very simple life in a sparsely furnished apartment. - Tom seyrek şekilde döşenmiş bir dairede çok basit bir hayat yaşıyor.

fitted
appointed
döşe
(Bilgisayar) tiled
döşe
{f} furnished

Tom lives a very simple life in a sparsely furnished apartment. - Tom seyrek şekilde döşenmiş bir dairede çok basit bir hayat yaşıyor.

Tom and Mary furnished their house with inexpensive furniture. - Tom ve Mary ucuz mobilya ile evlerini döşediler.

döşe
{f} furnishing

We spent a lot of money on furnishing our house. - Evimizi döşemede çok para harcadık.

Furnishing a new apartment imposes large expenses. - Yeni bir daireyi döşeme büyük masraflar yüklemektedir.

döşe
furnish

Tom and Mary furnished their house with inexpensive furniture. - Tom ve Mary ucuz mobilya ile evlerini döşediler.

It will cost me a lot to furnish my new apartment. - Yeni apartmanımı döşemek bana çok fazlaya mal olacak.

döşe
{f} tiling
döşe
{f} tile

We want to re-tile our terrace and therefore removed the tiles with a power hammer yesterday. - Terasımızı yeniden döşemek istiyoruz ve bu nedenle dün bir çekiçle fayansları çıkardık.

döşe
upholster

Don't spill your wine on the upholstery. - Şarabını döşemeye dökme.

Can you recommend a good upholsterer? - İyi bir döşemeci tavsiye edebilir misin?

iyi döşenmiş
well appointed
mavi renkle döşenmiş
upholstered in blue
mayın döşenmiş
mined
suya basmamak için döşenmiş tahta
duck board
taşla döşenmiş
paved
taşlarla döşenmiş kaldırım
flagging
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) BESAT