I hunt elk in my leisure-time.
 - Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.
I often spend my leisure time listening to the radio.
 - Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.
I translate sentences on Tatoeba in my spare time.
 - Boş zamanımda Tatoeba'da cümle çeviririm.
Father would often read detective stories in his spare time.
 - Babam boş zamanında sık sık polisiye hikayeler okur.
What does Tom do in his free time?
 - Tom boş zamanında ne yapar?
Generally speaking, college students have more free time than high school students.
 - Genellikle üniversite öğrencilerinin lise öğrencilerine göre daha fazla boş zamanı vardır.
I go hunting in my leisure time.
 - Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.
In her leisure time, she enjoys swimming and tennis.
 - Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.