Artık onu sevmiyorum.
- I no longer love him.
O artık öfkesini tutamadı.
- He could no longer contain his anger.
Daha fazla tehlikede değiliz.
- We're no longer in danger.
Tom alışkın olduğu şekilde daha fazla yaşamayı göze alamaz.
- Tom can no longer afford to live in the style he is accustomed to.
... And so falsehoods last longer. ...
... He's no longer the deliverer of news or opinion. ...