O her zaman siyah gözlük takar.
- He always wears dark glasses.
Tom gözlüklerini taktı.
- Tom put on his glasses.
Bardaklara brandy doldurdu.
- She poured brandy into the glasses.
Bardaklar ve tabaklar kırıldı.
- Glasses and dishes were broken.
O, gözlük olmadan araba kullanamaz.
- He cannot drive without eyeglasses.
Siyah gözlükler kör meslektaşımın gözlerini örter.
- Black eyeglasses cover the eyes of my blind colleague.