Tom çok sevecen bir kişidir.
- Tom is a very affectionate person.
Bazı insanlar ilişkilerini nasıl sevecen tutacaklarını biliyorlar.
- Not many people know how to keep an affectionate relation with their relatives.
O her zaman akrabalarına karşı çok sevgi doludur.
- She is always very affectionate with her relatives.
Bana sevgi dolu bir mektup gönderdi.
- He sent me an affectionate letter.
O çok şefkatli bir baba.
- He's a very affectionate father.
Ailesine karşı çok şefkatliydi.
- He was very affectionate with his parents.
Tom'un Mary'yi seviyor göründüğü kadar çok birini sevmeyi düşünemiyorum.
- I can't imagine loving anybody as much as Tom seems to love Mary.
Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
- There is more pleasure in loving than in being loved.
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
Sevgi dolu bir ailem var.
- I have a loving family.
Tom'un seven ebeveynleri vardı.
- Tom had loving parents.
Seven bir kalp, tüm bilginin başlangıcıdır.
- A loving heart is the beginning of all knowledge.
Ailesine karşı çok şefkatliydi.
- He was very affectionate with his parents.
O çok şefkatli bir baba.
- He's a very affectionate father.
Onun şefkatli bir ailesi var.
- She has a loving family.
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
- Tom is a loving and caring gentleman.
Plutarch saith fitly of those who affectionate themselves to Monkies and little Dogges, that.