Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a condition of being able to use something

listen to the pronunciation of a condition of being able to use something
Englisch - Türkisch

Definition von a condition of being able to use something im Englisch Türkisch wörterbuch

available
{s} mevcut

Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu. - There were no tickets available for Friday's performance.

Mevcut tek oda iki kişiliktir. - The only room available is a double.

available
müsait

Belediye Başkanı şimdi müsait değil. - The mayor is not available now.

John şu an müsait mi? - Is John available now?

available
{s} var

Araştırma için mevcut az paramız var. - We have little money available for the research.

İşe yarar bir yardım var mı? - Is there any help available?

available
{s} geçerli

Böyle müfredat dışı dersler yalnızca fende zorluk çeken çocuklar için geçerlidir. - Such extra-curricular classes are available only for children who have difficulties in science.

Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir. - This offer is available for a limited time only.

available
(Ticaret) mevcut olan
available
{s} kullanışlı
available
(Ticaret) elde hazır bulunan
available
kullanılır
available
müsait olmak
available
yararlanılır
available
elde

Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir. - Tickets are available from Lions Club members.

available
{s} eldeki
available
elde edilebilir

Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir. - Tickets are available from Lions Club members.

available
görüşmeye uygun
available
meşgul değil
available
kullanılabilir

Bu bilet bütün bir yıl için kullanılabilir. - This ticket is available for a whole year.

Bu daktilo kullanılabilir mi? - Is this typewriter available?

available
{s} hazır

Ayrıntılar hemen hazır değildi. - Details weren't immediately available.

Önümüzdeki hafta bir görüşme mülakatı için hazır mısınız? - Are you available next week for a follow-up interview?

available
olası
Englisch - Englisch
available
a condition of being able to use something

    Silbentrennung

    a con·di·tion of be·ing a·ble to use some·thing

    Türkische aussprache

    ı kındîşın ıv biîng eybıl tı yus sʌmthîng

    Aussprache

    /ə kənˈdəsʜən əv ˈbēəɴɢ ˈābəl tə ˈyo͞os ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ə kənˈdɪʃən əv ˈbiːɪŋ ˈeɪbəl tə ˈjuːs ˈsʌmθɪŋ/
Favoriten