Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
My stomach is clenched with hunger.
- Midem açlıktan yapıştı.
Famine caused great distress among the people.
- Açlık insanlar arasında büyük sıkıntıya neden oldu.
Famine stared us in the face.
- Açlık burnumuzun dibinde.
About a billion people suffer from hunger and poverty.
- Yaklaşık bir milyar insan, açlık ve yoksulluktan muzdariptir.
Many children die of starvation in Africa.
- Afrikada ki çoğu çocuk açlıktan ölüyor.
Germany faced possible starvation.
- Almanya olası bir açlıkla yüz yüze kaldı.
The prisoners are threatening to go on a hunger strike.
- Mahkumlar açlık grevine gitmekle tehdit ediyorlar.
Political prisoners are on a hunger strike for better conditions.
- Siyasi mahkumlar daha iyi şartlar için açlık grevindeler.