öpülesi

listen to the pronunciation of öpülesi
Türkisch - Englisch
kissable lips
öp
dust
öp
osculate
öp
{f} kissing

After kissing Mary, Tom left for work. - Mary'yi öptükten sonra, Tom işe gitti.

I saw Tom kissing Mary. - Tom'un Mary'yi öptüğünü gördüm.

öp
{f} smooching
öp
{f} smooch
öp
{f} kiss

Kiss the fifth man from the left. - Soldan beşinci adamı öp.

A legal kiss will never equal a stolen one. - Yasal bir öpücük çalıntı olanla asla eş değerde değildir.

öp
buss
öp
snog