öğle yemeği

listen to the pronunciation of öğle yemeği
Türkisch - Englisch
lunch

I'll pay the money for your lunch today. - Bugün senin öğle yemeğin için parayı ben ödeyeceğim.

We are having lunch in the garden. - Öğle yemeğini bahçede yiyoruz.

luncheon

I'm afraid I won't be able to make it for our luncheon appointment. - Maalesef öğle yemeği randevumuz için bunu yapamayacağım.

We asked ten people to the luncheon. - Öğle yemeğine on kişi davet ettik.

öğle yemeği yemek
lunch

Tom invited Mary out to lunch. - Tom Mary'yi öğle yemeği yemek için dışarı davet etti.

Tom didn't feel like eating lunch. - Tom'un canı öğle yemeği yemek istemiyordu.

öğle yemeği için kapalı
Closed for lunch
öğle yemeği yemek
to have lunch, to lunch
öğle yemeği ye
have lunch

Tom didn't have lunch. - Tom öğle yemeği yemedi.

I didn't have lunch today. - Bugün öğle yemeği yemedim.

öğle yemek
lunch

Tom and Mary sat at an unpainted picnic table eating their lunch. - Tom ve Mary öğle yemeklerini yerken boyanmamış bir piknik masasında oturdular.

We can buy hot lunches. - Sıcak öğle yemekleri alabiliriz.

öğle yemeği ye
{f} lunch

We had an early lunch. - Biz erken bir öğle yemeği yedik.

She was in no humor for lunch. - Öğle yemeği yemeyi canı istemedi.

erken öğle yemeği
early lunch
kahvaltı ile öğle yemeği birleştirilen öğün
brunch
öğle yemek
tiffin
Türkisch - Türkisch
Öğle saatlerinde yenen yemek
gada