çenem

listen to the pronunciation of çenem
Türkisch - Englisch

Definition von çenem im Türkisch Englisch wörterbuch

çene
chin

What is that funny growth on Mary's chin? - Çenesindeki komik büyüme nedir?

I punched him in the chin. - Onun çenesine yumruk attım.

çene
jaw

He got a broken jaw and lost some teeth. - Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.

After a few weeks, doctors made Cleveland a new jaw out of hard rubber. - Birkaç hafta sonra, doktorlar Cleveland'a sert kauçuktan yeni bir çene çıkışı yaptı.

çene
jole
çene
chinwag
çene
jowl
çene
chop
çene
(boks) glass jaw
çene
jawbones
Çene
(Tıp) genion
çene
part of the face located in the center below the mouth; jaw
çene
jaw bone
çene
chinwag; eloquence
çene
talkativeness, garrulity
çene
chin; jaw; talkativeness, jaw, garrulity, loquacity, chinwag; the gift of the gab
çene
chitchat
çene
jaw (of a vise or clamp)
çene
mandible; gab
çene
{i} gab
çene
{i} mandible
çene
{i} eloquence
çene
{i} chap
çene
(Anatomi) gnath
Türkisch - Türkisch

Definition von çenem im Türkisch Türkisch wörterbuch

çene
Omurgasız hayvanlarda buna benzeyen yapı
çene
Omurga ile bodoslamamın birleştiği köşe
çene
Mengene veya kerpeten gibi araçların eşyayı sıkıştıran karşılıklı iki parçasından her biri
çene
Köşe
çene
Köşe, kenar, uç
çene
Omurganın yukarı doğru kıvrılan ilk kısmı, bodoslamayla birleştiği köşe
çene
Başın en alt bölgesinde, ağızın alt kısmının olduğu bölge
çene
Omurgalılardan kemik veya kıkırdak ile desteklenen, altlı üstlü dişleri taşıyan ve ağzın açılıp kapanmasını sağlayan parça
çene
Çok konuşma huyu
çene
Omurgalılardan kemik veya kıkırdak ile desteklenen, altlı üstlü dişleri taşıyan ve ağzın açılıp kapanmasını sağlayan parça: "Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu."- H. E. Adıvar
çene
Mengene veya kerpeten gibi araçların eşyayı sıkıştıran karşılıklı parçasından her biri
çene
süksün