She took the tablecloths to the laundry.
- O, masa örtülerini çamaşırhaneye götürdü.
Tom did a lot of laundry today.
- Tom bugün bir sürü çamaşır yıkadı.
Don't wash your dirty linen in public.
- Kirli çamaşırlarını ortaya dökme.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Tom washes clothes at least once a week.
- Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.
Tom washes clothes at least once a week.
- Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.
Tom bought some rope to use as a clothesline.
- Tom çamaşır ipi olarak kullanmak için biraz ip aldı.
Wait a minute, my laundry is done, I'll go hang out the washing.
- Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
The only evidence was the traces of semen stuck to the underwear.
- Tek kanıt, iç çamaşırına yapışmış sperm iziydi.
Tom was wearing nothing but his underwear.
- Tom iç çamaşırından başka bir şey giymiyordu.