The storm severely damaged the crops.
- Fırtına ürünlere ciddi bir şekilde zarar verdi.
The food on this cruise made me severely constipated.
- Bu gemi yolculuğundaki yiyecek beni ciddi bir şekilde kabız etti.
Tom has been seriously injured.
- Tom ciddi bir şekilde yaralandı.
Tom was seriously wounded and bleeding.
- Tom ciddi bir şekilde yaralandı ve kanaması vardı.