O, bir oturuşta on kutu mısır gevreğini bitirebilir.
 - He can finish ten boxes of corn flakes in one sitting.
O orada oturarak ve pencereden dışarı bakarak oldukça çok zaman harcamaktadır.
 - She spends a pretty good chunk of time just sitting there and looking out the window.
Karanlıkta burada yalnız oturarak ne yapıyorsunuz?
 - What're you doing sitting here alone in the dark?
Ziyaretçilerimiz oturma odasında oturuyor.
 - Our visitors are sitting in the living room.
Tom ve Mary oturma odasında oturup konuşuyorlar.
 - Tom and Mary are sitting in the living room talking.
Piyanoda oturan kız benim kızımdır.
 - The girl sitting at the piano is my daughter.
Bir bankta oturan yaşlı bir adam var.
 - There is an old man sitting on a bench.