After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
 - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
 - Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
You began to learn Esperanto.
 - Esperanto öğrenmeye başladınız.
Next month it'll be five years since he began playing the violin.
 - Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
The dog began to run.
 - Köpek koşmaya başladı.
They began to run all at once.
 - Hep birden koşmaya başladılar.
All beginnings are difficult.
 - Bütün başlangıçlar zordur.
The beginning is the most important part of the work.
 - Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
When we went to the hall, the concert had already begun.
 - Salona gittiğimizde, konser çoktan başlamıştı.
The French and Indian War had begun.
 - Fransız ve Hint Savaşı başlamıştı.
Now I must go about my work.
 - Şimdi işime başlamalıyım.
The student center is a good place to strike up conversations.
 - Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.
We got up early and set about cleaning our house.
 - Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.
I must set about that work without delay.
 - Gecikmeden o işe başlamalıyım.
I've never seen him really get down to work.
 - Onun gerçekten işe başladığın asla görmedim.
It's time to work now. Let's get down to business.
 - Şimdi çalışma vakti. İşe başlayalım.
Direct flights between New York and Tokyo commenced recently.
 - New York ve Tokyo arasında doğrudan uçuşlar son zamanlarda başlamıştır.
Tom's trial commenced three days later.
 - Tom'un davası üç gün sonra başladı.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
 - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
Let's start off on the same page.
 - Aynı sayfada başlayalım.