Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
School begins at nine and is over at six.
- Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
Next month it'll be five years since he began playing the violin.
- Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
They began to run all at once.
- Hep birden koşmaya başladılar.
They started running.
- Onlar koşmaya başladılar.
Birth is, in a manner, the beginning of death.
- Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
The beginning is the most important part of the work.
- Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
The French and Indian War had begun.
- Fransız ve Hint Savaşı başlamıştı.
The War of 1812 had begun.
- 1812 Savaşı başlamıştı.
Now I must go about my work.
- Şimdi işime başlamalıyım.
The student center is a good place to strike up conversations.
- Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.
She had no idea how to set about her work.
- İşine nasıl başlayacağı konusunda bir fikri yoktu.
We got up early and set about cleaning our house.
- Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.
We must get down to our homework.
- Biz ödevimize başlamalıyız.
Now let's get down to work.
- Şimdi çalışmaya başlayalım.
Direct flights between New York and Tokyo commenced recently.
- New York ve Tokyo arasında doğrudan uçuşlar son zamanlarda başlamıştır.
Hostilities commenced.
- Düşmanlıklar başladı.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
Let's start off on the same page.
- Aynı sayfada başlayalım.