Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur.
- Jews are a people chosen by God.
Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.
- I realized that what I had chosen didn't really interest me.
O, takımın bir üyesi olarak seçildi.
- He was chosen to be a member of the team.
1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.
- In 1860, Lincoln was elected President of the United States.
Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.
- Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983.
O, seçilenler arasındaydı.
- He was among those chosen.
Seçilmek istemiyorum.
- I don't want to be chosen.
Uzmanlar henüz en iyi kitabı seçmediler.
- The judges haven't yet picked the best book.
Bebeğiniz için seçilmiş bir adınız var mı?
- Do you have a name picked out for your baby?