Tom bir iş arkadaşını yaraladı.
- Tom injured a co-worker.
Dan doğum günü için bir iş arkadaşından şanslı kedi heykelciği aldı.
- Dan got a lucky cat figurine from a co-worker for his birthday.
Git ve iş arkadaşımla konuş.
- Go and speak to my colleague.
Bu Tom, iş arkadaşım.
- This is Tom, my colleague.
Şirket politikası, farklı mevkilerdeki meslektaşları arkadaşlık etmekten men ediyor.
- Company policy precludes fraternization between co-workers.
O gerçekten çok çalışıyor ve onun meslektaşları bunun için ona saygı duyuyor.
- He works really hard, and his co-workers respect him for it.
Kocası Fransız olan meslektaşım Paris'e gitti.
- The colleague whose husband is French has left for Paris.
Tom ve Mary her ikisi de benim meslektaşlarım.
- Tom and Mary are both colleagues of mine.
Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
- They want to choose their mates by their own will.
O benim iş arkadaşımdır.
- He is my working mate.
Git ve iş arkadaşımla konuş.
- Go and speak to my colleague.
Planı iş arkadaşlarıyla birlikte yaptı.
- He made the plan along with his colleagues.