Tom bir iş arkadaşını yaraladı.
- Tom injured a co-worker.
O bir iş arkadaşını arabayla götürdü.
- She gave a lift to a co-worker.
Git ve iş arkadaşımla konuş.
- Go and speak to my colleague.
Bu Tom, iş arkadaşım.
- This is Tom, my colleague.
Şirket politikası, farklı mevkilerdeki meslektaşları arkadaşlık etmekten men ediyor.
- Company policy precludes fraternization between co-workers.
Dan testeresi ile bir meslektaşını ciddi biçimde yaraladı.
- Dan seriously injured a co-worker with his chainsaw.
İspanya'da bir meslektaşımız var.
- We have a colleague in Spain.
Kocası Fransız olan meslektaşım Paris'e gitti.
- The colleague whose husband is French has left for Paris.
Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
- Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
O benim iş arkadaşımdır.
- He is my working mate.
Onlar çalışma arkadaşlarımdır.
- They are both colleagues of mine.
Planı iş arkadaşlarıyla birlikte yaptı.
- He made the plan along with his colleagues.