Sami yardımcı olacak birkaç iş arkadaşına ihtiyaç duydu.
- Sami needed a few co-workers to assist.
Dan doğum günü için bir iş arkadaşından şanslı kedi heykelciği aldı.
- Dan got a lucky cat figurine from a co-worker for his birthday.
İkisi benim iş arkadaşımdır.
- Both are my colleagues.
İş arkadaşım ve kocasının ikisi de Amerikalı.
- My colleague and her husband are both American.
Şirket politikası, farklı mevkilerdeki meslektaşları arkadaşlık etmekten men ediyor.
- Company policy precludes fraternization between co-workers.
O bir meslektaşa güvendi.
- She trusted a co-worker.
Kocası Fransız olan meslektaşım Paris'e gitti.
- The colleague whose husband is French has left for Paris.
Meslektaşı yurtdışındaki birime tayin edildi.
- His colleague was transferred to an overseas branch.
Tom ve ben ruh arkadaşlarıyız.
- Tom and I are soul mates.
Tom yirmi altı yaşındayken hayat arkadaşı Mary'yle tanıştı.
- Tom met his life mate, Mary, at the age of twenty six.
Onun yeni fikirleri daha tutucu iş arkadaşlarıyla sık sık başını derde sokuyor.
- Her novel ideas are time and again getting her into trouble with her more conservative colleagues.
Planı iş arkadaşlarıyla birlikte yaptı.
- He made the plan along with his colleagues.