They live on the floor above.
- Onlar yukarıdaki katta yaşıyor.
Please ignore my comments above.
- Lütfen yukarıdaki yorumlarımı önemseme.
Grace goes upstairs to the extension telephone.
- Grace yukarıdaki dahili telefona gider.
I carried Tom upstairs to his bedroom.
- Tom'u yukarıdaki yatak odasına taşıdım.
My study is upstairs.
- Benim çalışma odam yukarıda.
Tom heard Mary go upstairs.
- Tom Mary'nin yukarıya çıktığını duydu.
She is certainly above forty.
- O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
Angels watch from above as men fight amongst themselves.
- İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.
The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
- Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
As we go up higher, the air becomes thinner.
- Biz yukarıya giderken hava incelir.