I teach French at the high school up the street.
- Caddenin yukarısındaki lisede Fransızca öğretirim.
The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
- Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
Grace goes upstairs to the extension telephone.
- Grace yukarıdaki dahili telefona gider.
Go upstairs and bring down my trunk.
- Yukarı çık ve bavulumu getir.
The above-mentioned mail item has been duly delivered.
- Yukarıda bahsedilen posta öğesi usulüne uygun şekilde teslim edilmiştir.
The clouds above moved fast.
- Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
The children started bouncing up and down on the couch.
- Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
He shook his head up and down.
- O, başını yukarı aşağı salladı.
This is an uphill road.
- Bu yokuş yukarı bir yoldur.
As you go up higher, the air becomes thinner.
- Daha yukarıya giderken hava incelir.
It's better to be approximately right than completely wrong.
- Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.