I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
She is contemplating a trip.
- O bir yolculuk düşünüyor.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
I wish you a pleasant voyage.
- Sana hoş bir yolculuk diliyorum.
The voyage to America used to take many weeks.
- Amerika'ya yolculuk birçok hafta sürerdi.
What a pleasant journey we had!
- Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
He made a journey to Paris.
- O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
The day will soon come when we will conquer space and travel to the moon.
- Uzayı işgâl edeceğimiz ve Ay'a yolculuk yapacağımız gün yakında gelecek.
Time travel is possible.
- Zamanda yolculuk mümkündür.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.