yenilikler

listen to the pronunciation of yenilikler
التركية - الإنجليزية
innovations

In the 22nd century, many technological innovations will be introduced. - 22. yüzyılda, birçok teknolojik yenilikleri sunulacak.

Thanks to technological innovations, maximum outputs of the factory have doubled. - Teknolojik yenilikler sayesinde, fabrikanın maksimum üretimi iki katına çıktı.

(Bilgisayar) what's new
newcomers
yenilik
innovation

In the 22nd century, many technological innovations will be introduced. - 22. yüzyılda, birçok teknolojik yenilikleri sunulacak.

Mrs. Lynde says they've never had a female teacher in Avonlea before and she thinks it is a dangerous innovation. - Bayan Lynde daha önce Avonlea'da hiç kadın öğretmen bulunmadığını söylüyor ve bunun tehlikeli bir yenilik olduğunu düşünüyor.

yeni
new

This tape recorder is not new. - Bu kayıt cihazı yeni değil.

The factory is producing a new type of car. - Fabrika, yeni cins bir araba üretiyor.

yenilik
novelty

Some people prefer conformity, while others seek novelty. - Diğerleri yenilik ararken, bazı insanlar uygunluk tercih eder.

A novelty wears off in time. - Bir yenilik zamanla yok olur.

yeni
recent

Tom has recently been learning how to sing a lot of new songs. - Tom son zamanlarda çok sayıda yeni şarkıları nasıl söyleyeceğini öğreniyor.

He recently traded in his jeep for a new Mercedes. - O, son zamanlarda jipini yeni bir Mersedesle değiştirdi.

yeni
recently

He just recently introduced his new girlfriend to his mother. - Kısa süre önce yeni kız arkadaşını annesine tanıttı.

Tom has recently been learning how to sing a lot of new songs. - Tom son zamanlarda çok sayıda yeni şarkıları nasıl söyleyeceğini öğreniyor.

yeni
new, recent, latest, fresh; incoming, new; newly, recently, just
yeni
new; neo-: yeni Eflatunculuk Neoplatonism. yeni klasikçi neoclassicist
yeni
{s} renewed

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü belgemi geçen ay yenilettim.

I haven't renewed my subscription. - Aboneliğimi yenilemedim.

yeni
neo

Washington's neocons believe that there is a clash of civilizations that they're going to win. - Washington'un yeni muhafazakarları onların kazanacakları bir medeniyetler çatışması olduğuna inanıyor.

yenilik
{i} change
yeni
novel

A novelty wears off in time. - Bir yenilik zamanla yok olur.

His new novel will come out next month. - Yeni romanı gelecek ay piyasaya çıkacak.

yeni
young

Tom asked Mary when she was going to buy a new pair of shoes for her youngest daughter. - Tom Mary'ye en genç kızı için ne zaman bir çift yeni ayakkabı alacağını sordu.

Her new hair-do made her look younger. - Onun yeni saç-yapımı daha genç görünmesine neden oldu.

teknolojik yenilikler
technological innovations
yeni
(Bilgisayar) click the new
yeni
latest

This laboratory is equipped with the latest computers. - Bu laboratuvar en yeni bilgisayarlarla donatılmıştır.

Tom's latest movie just came out. - Tom'un son filmi yeni yayınlandı.

yeni
elementary
yeni
fresh

Tom emptied the water out of the bottle before he refilled it with fresh water. - Tom taze suyla yeniden doldurmadan önce, suyu şişeden boşalttı.

She is an English teacher fresh from college. - O üniversiteden yeni mezun bir İngilizce öğretmenidir.

yeni
strange
yeni
(deyim) babe in arms
yeni
crisp
yeni
(Biyoloji) de novo
yeni
unprecedented
yeni
nouveau
yeni
just

This house of ours has just been redecorated, and we haven't lived here for sixth months. - Bizim bu evimiz sadece yeniden dekore edildi ve altı aylığına burada yaşamadık.

Tom put new strings on the old guitar that he had just bought. - Tom aldığı eski gitara yeni teller taktı.

yeni
unused
yeni
emergent
yeni
daring
yeni
firsthand
yeni
late

I like to use the new font lately. - Son zamanlarda yeni yazı türü kullanmayı seviyorum.

A few days later, Tom found a new job. - Birkaç gün sonra, Tom yeni bir iş buldu.

yenilik
freshness
yenilik
rawness
yeni
newfangled
yeni
clean

A new broom sweeps clean. - Yeni bir süpürge temiz süpürür.

He made a clean break with them. - O onlarla yeni bir sayfa açtı.

yeni
in mint condition
yeni
further

His new job further separates him from his family. - Onun yeni işi onu ailesinden daha çok ayırıyor.

yenilik
recentness
yenilik
modernity
yenilik
brand newness
yenilik
modernism
yeni
novice
yeni
smart

Tom wants to buy a new smartphone. - Tom yeni bir akıllı telefon satın almak istiyor.

Tom's new smartphone is really big. It doesn't even look like a phone anymore. - Tom'un yeni akıllı telefonu gerçekten büyük. Artık bir telefona bile benzemiyor.

yeni
green
yeni
hot

We'll stop at the New Osaka Hotel and pick up Mr Takakura. - Biz Yeni Osaka otelinde duracağız ve Bay Takakura'yı alacağız.

The hotel is looking for a new head receptionist. - Otel yeni bir baş resepsiyonist arıyor.

yeni
novus
yeni
newer

Tom's computer is much newer than mine. - Tom'un bilgisayarı benimkinden çok daha yeni.

My car is newer than Tom's. - Benim arabam Tom'unkinden daha yeni.

kesintili yenilikler
(Ticaret) discontinuous innovations
yeni
maiden
yeni
neoteric
yeni
only just

I've only just begun. - Sadece yeni başladım.

Have you known Tom for a long time? No, I've only just met him. - Tom'u uzun zamandır tanıyor musun? Hayır, daha yeni tanıştım.

yeni
ingoing
yeni
newly; recently
yeni
newly

Tom and I are newlyweds. - Tom ve ben yeni evlileriz.

The priest blessed the newly built church. - Rahip yeni yapılan kiliseyi kutsadı.

yeni
kaino
yeni
freshly

A freshly baked cake doesn't cut easily. - Yeni pişirilmiş bir kek kolayca kesilmez.

I love the aroma of freshly brewed coffee. - Yeni demlenmiş kahve kokusunu seviyorum.

yeni
incoming
yenilik
recentness, recency
yenilik
departure
yenilik
renewal; innovation
yenilik
inexperience, greenness
yenilik
recency
yenilik
newness
yenilik
improvement
yenilik
reform
yenilik
neology
yenilik
newness; reform; innovation; renewal, innovation; rawness, inexperience
yenilik
neologism
التركية - التركية

تعريف yenilikler في التركية التركية القاموس.

Yeni
GICIR
Yeni
cedit
Yeni
acar
Yeni
nev
Yeni
(Osmanlı Dönemi) BİD'
yeni
Kullanılmamış olan
yeni
En son edinilen
yeni
Biraz önce, çok zaman geçmeden
yeni
Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan
yeni
Tanınmayan, bilinmeyen
yeni
Daha öncekilerden farklı olan
yeni
En son edinilen. İşe henüz başlamış. O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan
yeni
İşe henüz başlamış
yeni
Biraz önce, çok zaman geçmeden: "Yeni tanıştığım orman uzmanları çok nazik ve kibar insanlardı."- Ç. Altan
yeni
O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan; değişik
yenilik
Yeni olma durumu veya yeni olan bir şeyin özelliği: "İstanbul'da arabacı, dülger, demirci olmuş, köye her yeniliği o getirmiştir."- H. E. Adıvar
yenilik
Eskimiş, zararlı veya yetersiz sayılan şeyleri yeni, yararlı ve yeterli olanlarıyla değiştirme, teceddüt
yenilik
Yeni olma durumu veya yeni olan bir şeyin özelliği