Tom vowed he'd never do it.
- Tom onu yapmayacağına yemin etti.
They renewed their vows on their 25th wedding anniversary.
- Onlar 25. evlilik yıldönümünde kendi yeminlerini yeniledi.
Doctors take an oath not to harm anyone.
- Doktorlar kimseye zarar vermemek için yemin ederler.
I'd like to remind you that you're under oath.
- Sana yeminli olduğunu hatırlatmak istiyorum.
She knows five languages, but when she wants to swear, she does so in her maternal language.
- Beş yabancı dil biliyor ama yemin etmek istediği zaman kendi ana dilinde konuşuyor.
Has the witness been sworn in?
- Tanığa yemin ettirildi mi?
He was sworn in as mayor.
- Ona bir belediye başkanı olarak yemin ettirildi.
I vowed that I would never speak to her again.
- Bir daha onunla konuşmamaya yemin ettim.
Tom vowed to do that.
- Tom bunu yapmak için yemin etti.
I swore I'd never be like Tom.
- Asla Tom gibi olmayacağıma yemin ettim.
I swore I'd never tell anyone.
- Kimseye söylemeyeceğime yemin ettim.
You must swear with your hand on the Bible.
- Elin İncilin üzerinde yemin etmelisin.
Tom made me swear not to tell Mary.
- Tom, Mary'ye anlatmayacağıma yemin ettirdi.