It's a shame that concrete doesn't burn.
 - Ne yazık ki beton yanmaz.
Shame on you for lying.
 - Yalan söylediğin için yazıklar olsun.
It is a pity that you can't join us.
 - Ne yazık ki bize katılamazsın.
It's a pity that Mary has no sense of humor.
 - Ne yazık ki Mary mizah duygusuna sahip değil.
Alas, I've no time today. If I did, I'd go to the movies with you.
 - Ne yazık ki, bugün vaktim yok. Eğer olsaydı seninle sinemaya giderdim.
Alas, she died young.
 - Yazık, o genç yaşta öldü.
It's a pity that Mary has no sense of humor.
 - Ne yazık ki Mary mizah duygusuna sahip değil.
It's a pity you can't come.
 - Ne yazık ki gelemezsin.
What a pity I don't have a garden.
 - Ne yazık ki bir bahçem yok.
What a pity I don't have a garden.
 - Bir bahçemin olmaması ne yazık.