yarattı

listen to the pronunciation of yarattı
التركية - الإنجليزية
has created

I think the devil doesn't exist, but man has created him, he has created him in his own image and likeness. - Şeytanın var olmadığını düşünüyorum, bence insanlık onu yarattı,kendi hayalinde ve tasvirinde

yarat
(Bilgisayar) compose

A nation creates music — the composer only arranges it. - Bir ulus kendi müziğini yaratır - besteci yalnızca onu düzenler.

yarat
{f} created

The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity. - Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.

Human beings are created to create things. - İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.

yarat
{f} creating

Your behavior is creating a lot of problems. - Davranışın çok sayıda sorun yaratıyor.

Perform an experiment in creating a country from scratch. - Sıfırdan bir ülke yaratmada bir deney gerçekleştirin.

yarat
create

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

God created the world. - Allah dünyayı yarattı.

Allah yarattı dememek
to give sb a good beating
allah yarattı dememek
give somebody a good beating