yaratır

listen to the pronunciation of yaratır
التركية - الإنجليزية
creates
third-person singular of create
yarat
(Bilgisayar) compose

A nation creates music — the composer only arranges it. - Bir ulus kendi müziğini yaratır - besteci yalnızca onu düzenler.

yarat
{f} created

In the beginning God created the heaven and the earth. - Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.

The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity. - Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.

yarat
{f} creating

We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details. - Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.

A young Kyrgyz woman, creating a miracle with her own hands in Moscow, amazed the Dagestanis. - Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı.

yarat
create

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

People of Almaty, let us create a child-friendly city! - Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!

dizin yaratır
(Bilgisayar) creates a directory
sorun yaratır
is it ok