yarışan

listen to the pronunciation of yarışan
التركية - الإنجليزية

تعريف yarışan في التركية الإنجليزية القاموس.

yarış
race

I am training hard so that I may win the race. - Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

The United States had won the race to the moon. - Amerika Birleşik Devletleri, aya yarışı kazandı.

yarışan yetki
(Hukuk) concurrent jurisdiction
yarış
competition, competing, vying
yarış
compete

I competed with him for the first prize. - Birincilik ödülü için onunla yarıştım.

Tom competes in ski races. - Tom kayak yarışında yarışıyor.

birbirleriyle yarışan
(İnşaat) competitive
yarış
bout

The wrestler had his right leg broken in a bout. - Bir yarışmada güreşçinin sağ bacağı kırıldı.

yarış
course
yarış
compete with

We can't compete with that. - Biz onunla yarışamayız.

Nobody can compete with that. - Hiç kimse onunla yarışamaz.

yarış
{f} contest

The contestant made two false starts. - Yarışmacı, iki yanlış start yaptı.

Are you going to take part in the contest? - Yarışmaya katılacak mısınız?

yarış
racing

Boats were racing last night. - Tekneler dün gece yarışıyorlardı.

He knows better than to spend all his money on horse racing. - Bütün parasını at yarışına harcamayacak kadar akıllı.

yarış
gymkhana
yarış
racing track
yarış
race, contest of speed
yarış
run

Having run the race, Jane had two glasses of barley tea. - Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.

She was strong enough to run a 10-mile race. - 10 millik bir yarışı koşmak için yeterince güçlüydü.

yarış
race; competition
yarış
vie
çiftli yarışan çiftlerden biri
bye
التركية - التركية

تعريف yarışan في التركية التركية القاموس.

Yarış
müsabaka
Yarış
(Osmanlı Dönemi) SEBAK
Yarış
(Hukuk) KONKUR
yarış
Genellikle bir ödül kazanmak amacıyla birbirini yenmeye çalışma, müsabaka
yarış
Yarışma, rekabet
yarış
Bir spor dalında genellikle ödül kazanmak amacıyla birbirini yenmeye çalışma, müsabaka: "Bunlardan kaç babayiğit bu ölüm yarışını göze alabilir?"- T. Buğra