The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
- Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
Why doesn't anybody translate my sentences?
- Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
He doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
I'm doing this for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
You must do it yourself.
- Onu kendin yapmalısın.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
He was guilty of making a mistake.
- O, bir hata yapmaktan suçluydu.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
- Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
- Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
- Dr. Jackson otopsi yapıyor.
It can be done in a day.
- O, bir günde yapılabilir.
She can't have done such a thing.
- O öyle bir şey yapmış olamaz.
She made up her face in 20 minutes.
- O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
She has made up her mind to go to America to study.
- O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
I'm not quite sure what to make of this.
- Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.
What did you make of that?
- Onunla ilgili ne yaptın?
Parliamentary elections will be held in Germany in 2017.
- Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
The committee had a long session.
- Komite uzun bir oturum yaptı.
They made John chairman of the committee.
- Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
Butter is made from milk.
- Tereyağı sütten yapılır.
She made coffee for all of us.
- O hepimiz için kahve yaptı.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
He committed an illegal act.
- O, yasa dışı bir eylem yaptı.
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
- O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.