Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
He doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Regardless of what he does, he does it well.
- Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
I'm doing this for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
We'll do it when we have time.
- Zamanımız olduğunda onu yapacağız.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
This table is made of wood.
- Bu masa tahtadan yapılmıştır.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
- Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
- Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
It can be done in a day.
- O, bir günde yapılabilir.
If it had not been for her help, you would never have done it.
- Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
She made up her face in 20 minutes.
- O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
This stool is made up of leather and wood.
- Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
What do you make of that?
- Onunla ilgili ne yaparsın?
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
- Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
- Konferans öbür gün yapılacak.
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
Butter is made from milk.
- Tereyağı sütten yapılır.
A good daughter will make a good wife.
- İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
He committed an illegal act.
- O, yasa dışı bir eylem yaptı.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.