I do not want to reply to his letter.
- Onun mektubunu yanıtlamak istemiyorum.
I am happy to reply to your last letter.
- Son mektubunu yanıtlamaktan mutluyum.
He responded by giving the OK gesture.
- EVET işareti vererek yanıtladı.
He responded to a speech of welcome.
- Bir karşılama konuşmasını yanıtladı.
Tom hasn't been responding to my texts.
- Tom benim mesajlarımı yanıtlamıyor.
I'm sorry for the delay in responding.
- Yanıtlamadaki gecikme için üzgünüm.
The ease with which he answered the question surprised us.
- Soruyu kolaylıkla yanıtlaması bizi şaşırttı.
Tom asked Mary a few questions that she couldn't answer, but she was able to answer most of his questions.
- Tom Mary'ye cevap veremediği birkaç soru sordu, ama o onun sorularının çoğunu yanıtlayabildi.
I am happy to reply to your last letter.
- Son mektubunu yanıtlamaktan mutluyum.
I plan to reply to his letter right away.
- Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.
She avoided answering my questions.
- O benim soruları yanıtlamaktan kaçındı.
I don't want to answer that question.
- O soruyu yanıtlamak istemiyorum.
I do not want to reply to his letter.
- Onun mektubunu yanıtlamak istemiyorum.
I have to reply to this letter.
- Bu mektubu yanıtlamak zorundayım.
He made a rude reply.
- O, kaba bir yanıt verdi.
I do not want to reply to his letter.
- Onun mektubunu yanıtlamak istemiyorum.
Do I have to answer in English?
- İngilizce yanıt vermek zorunda mıyım?
That's very nice of you, Willie answered.
- Çok kibarsın diye Willie yanıtladı.
Tom tried to elicit a response from Mary.
- Tom Mary'den bir yanıt almaya çalıştı.
I didn't expect such a nasty response to my question.
- Soruma böyle iğrenç bir yanıt beklememiştim.
She didn't return my calls.
- O çağrılarımı yanıtlamadı.
Talebe 256'nın karekökü on altıdır diye cevapladı.
- Öğrenci 256'nın karekökü on altıdır diye yanıtladı.