He has a son of your age.
 - Senin yaşında bir oğlu var.
His niece is attractive and mature for her age.
 - Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
Tom's eyes were wet with tears.
 - Tom'un gözleri göz yaşları yüzünden ıslaktı.
This grass is too wet to sit on.
 - Bu çim üstüne oturmak için çok yaş.
My father is only fifteen years old.
 - Benim babam sadece on beş yaşında.
When Justin Bieber started his music career, he was fourteen years old.
 - Justin Bieber müzik kariyerine başladığında on dört yaşındaydı.
Such fishes as carp and trout live in fresh water.
 - Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
Take a fresh look at your lifestyle.
 - Yaşam tarzınıza dikkatle bir göz atın.
John lives in New York.
 - John New York'ta yaşar.
Older people are often afraid of trying new things.
 - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
She is five years younger than me.
 - O, benden beş yaş küçük.
He is five years younger than me.
 - O, benden beş yaş küçük.
She called out to him, with tears running down her cheeks.
 - Yanaklarından süzülen yaşlarla ona seslendi.
Tears came to my eyes.
 - Gözlerimden yaşlar geldi.
The best time of life is when we are young.
 - Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.
The best time of life is when you are young.
 - Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.