Araban bütünüyle harap olmuş.
- Your car's totally wrecked.
Onu dün gece barda gördüm ve o gerçekten sarhoştu.
- I saw him last night in the bar and he was really drunk.
Larry Ewing sarhoştur.
- Larry Ewing is drunk.
Bir hostes enkazdan kurtarıldı.
- A stewardess was saved from the wreckage.
Bir hostes enkazdan kurtarıldı.
- A stewardess was rescued from the wreck.
Sen tam bir harabesin.
- You're a total wreck.
Kasırgadan sonra, evleri bir harabeydi.
- After the hurricane, their house was a wreck.
Sarhoş adam düz yürüyemiyordu.
- The drunken man couldn't walk straight.
Polis memuru el fenerini sarhoş adamın yüzüne tuttu.
- The officer shone his flashlight in the drunken man's face.
Sarhoş olmak istiyor musun?
- Do you want to get drunk?
Çalışanların alışkanlıklarından biri sarhoş olmak ve ertesi güne kadar sefil hayatlarını unutmak için iş gününün sonunda bir barda ya da restoranda toplanmaktır.
- One of the employees' habits is to gather in some bar or restaurant at the end of the workday to get drunk and forget their miserable life until the next day.
Sürekli oyunlar oynarsan görme yeteneğine zarar vereceksin.
- You're going to wreck your eyesight if you play games all the time.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti.
- Tom noticed a drunkard lying in the street.
O, gerçek bir ayyaştı.
- He was a real drunkard.
Tren kazasında yüz kişi yaralandı.
- A hundred people were hurt in a train wreck.
Tom tren kazasında yaralanmadı.
- Tom wasn't injured in the train wreck.
Az önce bir trafik kazasında arabamı mahvettim.
- I just wrecked my car in a traffic accident.