Tom hakkında endişeliyim.
 - I'm worried about Tom.
Grant, malzemeler konusunda endişeli değildi.
 - Grant was not worried about supplies.
Herkes kaygılı ve endişeli.
 - Everyone is concerned and worried.
Gerçekten kaygılı görünüyorsun.
 - You look really worried.
Endişeli olmak elimde değil.
 - I can't help being worried.
Salgın konusunda gereksiz yere endişeli olmak için hiçbir sebep yoktur.
 - There is no reason to be unnecessarily worried about the outbreak.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
 - I've got a good reason to be worried.
Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
 - Tom was touched that Mary was worried about him.
Üzgünüm. Tom kız kardeşinin kazasından beri hiç kimseyle konuşmuyor.
 - I'm worried. Tom hasn't been talking to anyone since his sister's accident.
... >>Lady Gaga: I guess they were worried for security. ...