İster inanın ister inanmayın, ben aslında resim çizebilirim.
- Believe it or not, I can actually draw.
O genç görünüyor, ama o aslında senden daha yaşlıdır.
- She looks young, but she's actually older than you are.
Aslında bu evin sahibi kim?
- Who actually owns this house?
Aslında bu alanın bir haritasına sahibim.
- I actually do have a map of this area.
Sahiden hiç Tayland yemeği denedin mi?
- Have you actually ever tried Thai food?
Birçok insan tembeldir. Aslına bakılırsa ben de tembelim.
- A lot of people are lazy. Actually, I'm lazy too.
Ben aslına bakılırsa asla burada daha önce olmadım.
- I've never actually been here before.
Aslına bakarsak ben bile Tom'la tanışmadım.
- I actually haven't even met Tom.
Tom gerçekten asla Boston'da bulunmadı.
- Tom has actually never been to Boston.
Para gerçekten ödenildi mi?
- Was the money actually paid?
The trouble is that he doesn't like mathematics. Come to think of it, he doesn't enjoy geometry much either.
Tom Mary için çalışmayı gerçekten sevdiğini anladı.
- Tom found that he actually liked working for Mary.
Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor.
- Tom says he has actually seen a ghost.