There were several stars to be seen in the sky.
- Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
There were few children in the classroom.
- Sınıfta az sayıda çocuk vardı.
Is there a room available for tonight?
- Bu gece için mevcut bir oda var mı?
Is there any help available?
- İşe yarar bir yardım var mı?
There's a cat on the table.
- Masanın üzerinde bir kedi var.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
Tom lost all his belongings.
- Tom tüm varlıklarını kaybetti.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
- Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
Tom believes that life exists on other planets.
- Tom, diğer gezegenlerde yaşamın var olduğuna inanmaktadır.
I do not believe that God exists.
- Allah'ın var olduğuna inanmıyorum.
Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
- Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
Tom is having an existential crisis.
- Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
There are few bookstores in this area.
- Bu bölgede çok az kitapçı var.
There are 40 pupils in this class.
- Bu sınıfta kırk öğrenci var.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
There is an apple on the table.
- Masanın üzerinde bir elma var.
I'll get in touch with you as soon as I arrive.
- Varır varmaz seninle temas kuracağım.
Get in touch with me as soon as you arrive here.
- Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
There's somebody in there.
- Orada içeride biri var.
I think that there is a man in there.
- Sanırım orada bir adam var.
Is there anything to drink in the refrigerator?
- Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
C'deki değişken isimler büyük küçük harfe duyarlıdır.
- Variable names in C are case sensitive.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
- Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.