Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır.
- A quartet has one more member than a trio.
Cüzdanımda daha fazla para yok.
- I have no more money in my wallet.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Good health is more valuable than anything else.
Onların başka şarapları yok.
- They have no more wine.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
- More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more you can do for me.
Bu sahte çevrecilikten daha fazla bir şey değil.
- That's nothing more than greenwashing.
From the extremest upward of thy head. -Shak.
From twenty years old and upward. -Num. i. 3.
Dagon his name, sea monster, upward man, And down ward fish. -Milton.
Looking inward, we are stricken dumb; looking upward, we speak and prevail. -Hooker.
... on an upward trajectory for life ...
... upward mobility has stall ...