تعريف units of speech that carry meaning في الإنجليزية التركية القاموس.
- words
- sözcükler
Altı çizili sözcükleri düzeltin.
-Correct the underlined words.
O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil.
-It's all about sentences. Not words.
- words
- (Bilgisayar) sözcük
Anlamadığım bir sürü sözcük var.
-There are many words that I don't understand.
Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
-80% of all English words come from other languages.
- words
- kavil
- words
- {i} güfte
- words
- {i} ağız kavgası
- words
- kelimeler
Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.
-The person whose name was on the passport was described with words.
Bu kelimeleri silginle sil.
-Rub out these words with your eraser.
- words
- {i} laf
Evlendiğinde ve çocukların olduğunda lafla peynir gemisi yürümediğini fark edeceksin.
-When you get married and have kids, you'll realize that actions speak louder than words.
Tom'un ettiği laflar kendi ayağına dolandı.
-Tom's words came back to bite him.
- words
- {i} sözler
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
-Her words were wholly void of meaning.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
-Her words were completely meaningless.
المصطلحات ذات الصلة
تعريف units of speech that carry meaning في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- words