تعريف undisturbed في الإنجليزية التركية القاموس.
- bozulmamış
- örselenmemiş
- sakin
- istifi bozulmamış
- rahatsız edilmemiş
- {s} karıştırılmamış
Onun eşyaları karıştırılmamıştı.
- Her belongings were undisturbed.
- {s} rahat
Dünyamız üzerinde çok az yer uygarlık tarafından rahatsız edilmeden kalmıştır.
- Very few places on our earth remain undisturbed by civilization.
Nerede rahat konuşabiliriz?
- Where we can talk undisturbed?
- calm
- sakinleştirmek
Tom Mary'yi sakinleştirmek için elinden geleni yaptı.
- Tom did what he could to calm Mary down.
Tom, Mary'yi sakinleştirmek için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to calm Mary down.
- calm
- {i} sakinlik
Deniz sakinlikten uzak.
- The sea is far from calm.
Fırtınadan sonra gelen sakinlik.
- The calm that comes after the storm.
- calm
- {s} serinkanlı
- calm
- {s} sakin
Sakin bir kış akşamıydı.
- It was a calm winter evening.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
- calm
- {s} soğukkanlı
Tom, baskı altındayken bile soğukkanlı, sakin ve aklı başında.
- Tom's cool, calm, and collected, even under pressure.
- calm
- {s} durgun
- undisturbed soil
- (Politika, Siyaset) bozulmamış toprak
- undisturbed clay
- tabii kil
- undisturbed clay
- örselenmemiş kil
- undisturbed earth
- (İnşaat) bozulmamış zemin
- undisturbed level
- bozulmamış düzey
- undisturbed level
- bozulmamış seviye
- undisturbed sample
- (Çevre) bozulmamış numune
- undisturbed sample
- örselenmemiş numune
- undisturbed sample
- örselenmemiş örnek
- undisturbed specimen
- örselenmemiş örnek
- undisturbed specimen
- örselenmemiş numune
- undisturbed state
- örselenmemiş hal
- calm
- {i} sükûnet, durgunluk, dinginlik
- calm
- {f} yatıştırmak, sakinleştirmek; yatışmak, sakinleşmek
- calm
- huzur
Ancak, grev huzurlu olmamıştı ve Aziz Martin Luther King, Jr her iki taraftan sabırlı ve sakin olmasını rica etti.
- The strike had not been peaceful, however, and Rev. Martin Luther King, Jr. begged both sides to be patient and calm.
- calm
- (deniz) durgunluk
- calm
- {s} arsız
- calm
- {s} esintisiz
- calm
- sakin/durgu
- calm
- {s} endişesiz
- calm
- sukunet
- calm
- asude
- calm
- (fiil) sakinleştirmek, yatıştırmak, teskin etmek
- calm
- (sıfat) endişesiz, gürültüsüz, sakin, durgun, serinkanlı, dingin, ağırbaşlı, huzurlu, esintisiz, arsız, soğuk, soğukkanlı
- calm
- {s} gürültüsüz