O, tarafsız ve ön yargısız olmanın şovunu yapar fakat sanırım o sadece kendi fikri olmayan bir adam.
- He puts on a show of being impartial and unbiased, but I think he's just a guy with no opinion of his own.
Öğretmenler bütün öğrencilerine tarafsız davranmalılar.
- Teachers should treat all their students impartially.
Onun tebessümü onu rahatlattı.
- His smile put her at ease.
Babamın şirketinde asla rahat hissetmedim.
- I never felt at ease in my father's company.
Lütfen adil ve tarafsız olun.
- Please be fair and impartial.
Karar adil ve tarafsızdı.
- The verdict was fair and impartial.