Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
- Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
Bulaşıkları masadan kaldırdı.
- She removed the dishes from the table.
Yaklaşık 1830 yılında, aile anayurdu Almanya'dan Şikago'ya taşındı.
- The family moved from their native Germany to Chicago around the year 1830.
Johnny sadece birkaç ay önce İspanya'ya taşındı, o henüz İspanyolca konuşmaya alışkın değil.
- Johnny moved to Spain just a few months ago, so he isn't used to speaking Spanish as yet.
İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı.
- The obstacles to our progress have been removed at last.
Leyla'nın cesedi kaldırıldı.
- Layla's body was removed.
Bunu hareket ettirelim.
- Let's get this moved.
Onlar tuşları aşağı yukarı hareket ettirdiler.
- They moved up and down the keys.
Ben hikaye tarafından etkilenmiştim.
- I was moved by the story.