Böylesine küçük bir gelirle geçinemem.
 - I can't get by on such a small income.
Asgari ücretle geçinmek zordur.
 - It's hard to get by on minimum wage.
Tom'un geçinmek için yeterli Fransızca bildiğinden eminim.
 - I'm sure Tom knows enough French to get by.
Biz geçinmek için yeterince kazanırız.
 - We make just enough to get by.
Sanırım geçmek için yeterince iyi Fransızca konuşabilirim.
 - I think I can speak French well enough to get by.
Do you think they can get by on only one salary?.