Pencereyi kırmak için bir çekiç kullanıldı.
 - A hammer was used to break the window.
Kilidi kırmakta zorlanmadım.
 - I had no difficulty breaking the lock.
Oralarda bir yerde bir çay molası verelim.
 - Let's have a tea break somewhere around there.
Onlar şu anda bir mola veriyorlar.
 - They're having a break at the moment.
O, kahvaltıdan önce bir yürüyüşe çıktı.
 - He took a walk before breakfast.
Savaş çıksa ne yaparsın?
 - What would you do if war were to break out?
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
 - We must work hard to break down social barriers.
Plastik kolayca kırılmaz.
 - Plastic does not break easily.
Bambu eğildi ama kırılmadı.
 - The bamboo bent but did not break.
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
 - If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Lütfen bu vazoyu kırmamak için dikkatli ol.
 - Please be careful not to break this vase.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
 - A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.