Benim anavatanımla bağlarımı yenilemek arzusu hissediyorum.
 - I feel the desire to renew my ties with my native country.
Bu yıl pasaportunu yenilemek zorunda olduğundan emin misin?
 - Are you sure you have to renew your passport this year?
Benim aboneliğimi yenilemem gerekiyor.
 - I need to renew my subscription.
Tom onların onun vizesini yenileyeceklerinden emin değildi.
 - Tom wasn't sure they would renew his visa.