Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Ben bu fikre karşı çıkmalıyım.
- I have to oppose this idea.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı.
- Contrary to expectations, they won with ease.
Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
- Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
Onun cevabı beklentilerimizin aksineydi.
- His response was contrary to our expectations.