Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to obtain an interview with someone; and to have an interview

listen to the pronunciation of to obtain an interview with someone; and to have an interview
الإنجليزية - التركية

تعريف to obtain an interview with someone; and to have an interview في الإنجليزية التركية القاموس.

interview
görüşmek

Onunla görüşmek istiyorum. - I'd like to interview him.

Tom'la görüşmek istiyorum. - I'd like to interview Tom.

interview
{i} röportaj

İşler için onunla röportaj yapıldı. - She was interviewed for jobs.

Zamanımız bitti ve röportajı kısa kesmek zorunda kaldım. - We ran out of time and had to cut short the interview.

interview
mülakat

Umarım mülakat yararlı olur. - I hope the interview would be of profit.

Bir iş için mülakata alındım. - I was interviewed for a job.

interview
{i} mülâkat

Umarım mülakat yararlı olur. - I hope the interview would be of profit.

Bir iş için mülakata alındım. - I was interviewed for a job.

interview
{i} görüşme

Tom'un bu sabah bir iş görüşmesi vardı. - Tom had a job interview this morning.

Yarın öğleden sonra ikide bir iş görüşmem var. - I have a job interview at two o'clock tomorrow afternoon.

interview
{f} ile görüşme/mülakat yapmak
interview
(Kanun) mülakat yapmak
interview
görüşme yapmak
interview
(Pisikoloji, Ruhbilim) anket
interview
(Ticaret) karşılıklı görüşme
interview
söyleşi yapmak
interview
röportaj yapmak

Onlarla röportaj yapmak isterim. - I'd like to interview them.

Bu gece bir röportaj yapmak zorunda kalacağım. - Tonight, I'll have to do an interview.

interview
{f} röportaj yap

Tom Mary ile röportaj yaptı. - Tom interviewed Mary.

O, bir röportaj yapmayı reddetti. - He refused to give an interview.

interview
{f} görüş

Tom'un bu sabah bir iş görüşmesi vardı. - Tom had a job interview this morning.

İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim. - When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.

interview
(Askeri) (INTELLIGENCE) MÜLAKAT, GÖRÜŞMEK (İSTİHBARAT): Görüşmeyi yapanın, amacı ve gerçek bağlantısı hakkında şüpheli durum olduğunu bilinen şahıstan bilgi toplaması. Toplayıcı niyet edilenden başkası olmadıkça genel olarak açıktır
interview
{f} ile röportaj yapmak
الإنجليزية - الإنجليزية
interview

The witness was interviewed.