Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.
 - Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting.
Söylemek istediğim her şeyi söyledikten sonra oldukça rahatlamış hissettim.
 - I felt quite relieved after I had said all I wanted to say.
Lütfen onu İngilizce olarak söyle.
 - Please say it in English.
Onu başka bir şekilde söyle.
 - Say it in another way.
Son sözümü söylemedim!
 - I didn't say my last word!
Tom senin son söze sahip olduğunu söyledi.
 - Tom said you have the final say.
Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi.
 - I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.
Onu söyledim, ama onu demek istemedim.
 - I did say that, but I didn't mean it.
Keşke onun hakkında fikrini söylemese ve sadece onun ne demek istediğini söylese.
 - I wish she wouldn't pussyfoot about it and just say what she means.
Hiçbir şey söylemezsen, bunu tekrarlamak için çağrılmayacaksın.
 - If you don't say anything, you won't be called on to repeat it.